18 Şubat 2012 Cumartesi

açıklanabilir imkansızlık

İnsanlığın yaratılıştan beri açıklamakta zorlandığı gizemlerden biri,
on iki yaşındayken tanıtım amacıyla Kuşadası plajında icetea limon dağıtılmıştı,
bir yudum aldıktan sonra iğrenip, görmeye bile tahammül edemez hale gelmiştim.
Aradan üç yıl geçmiş ve liseye başlamıştım, ne mi oldu ? lise kantininden yanlışlıkla ice-tea almış ve ona bağımlı hale gelmiştim.
Görüldüğü üzre burada derin anlamlar taşıyan/derin anlamlar yüklenebilecek bir durum yok.
Aşk da tam da bu. Karşımıza biri çıkar, alışamayız, bağışıklık sistemimiz onu virüs misali algılayıp öldürmek için direnir, bütün sistemler devreye girer ama ne mi olur ? yine de grip oluruz.
Daha önce de ve binlerce kez olduğumuz gibi.
Vücudumuz, ruhumuz, zihnimiz, kalbimiz hep direnir savaşır ama sonunda aşık oluruz.

Görüldüğü üzre aşk, limonlu soğuk bir çaya olan tutkudan ya da gripten; soğuk algınlığı mikrobundan başka bir şey değil.
İnsanların bu denli gizemli bulmalarını gizemli buluyorum, ciddi derecede.
Fakat şöyle bi' gerçek var ki,
grip olduktan sonra iyileşiyorum, ama o günden beri ice-tea'den vazgeçemiyorum.
Aşk, grip ve soğuk çay olarak ikiye ayrılır; bağımlı olursun ya da bağışıklığın önce yenik düşer, sonra galip gelir.
Hangisinde kazandığımız ise, evet "gizem."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder