aradan yıl geçmiş, ay geçmiş, gün geçmiş, güneş geçmiş, onlar geçmiş gitmiş
ve yine karşılaşıyorlar, ikisi de artık yaşananlara gülümsüyorlar, ikisi de artık acıya bağışıklık kazanmışlar, ikisi de artık aşkı unutmuşlar-aşka alışmışlar çünkü.
adam yine de soruyor, yıllar aylar günler güneşler önceki zamanlardaki gibi
bu kez meraksız,
"laf olsun diye" uygun terim değil ama ilk akla geleni.
kızın saçları kötü kesildiği için güzel,
kötü kesildiği için güzel saçlı olan kız yine saçma hazır cevaplarıyla,
"-keşke kadın olsaydın sevdiğim.
ya da eşçinsel falan.
en kötü ihtimalle aseksüel olsaydın, yine de benim olmasaydın.
kadın olsaydın -ki hala olabilirsin-
her gece bizde kalırdın,
kuaföre gider saçmasapan saç modellerine gereksiz paralar harcardık
erkekleri aşağılar küfrederdik.
zıt zevklerimiz olsa da olurdu bak, sen neon renkler tercih ederdin ben nude.
bak aklına gelebilecek her şeyi yapardık -ki hala yapabiliriz-"
kadın anlatıyor,
kelimeler kadını anlatıyor,
adam kadını aldatıyor,
rüzgar adamı savuruyor.
rüzgar adamla kadını ayırıyor.
kadın parmak uçlarında adamı öpüyor, hoşça kalıyorlar.
gittikleri yerlerde öylece kalıyorlar.
hiçbir şey yapmadan geçirdiğiniz ayrılık, birlikteyken ettiğiniz kavga küfürlerden daha berbat değildir
ve ironidir, terk edilen öylece-çaresizce kalır da ortada
terk eden hoş mu kalır ?
sizi hep terk ettiler,
siz hiç terk etmediniz ve bilmiyorsunuz.
daha ağırdır terk etmenin getirileri,
terk ettiğinizden götürdükleriniz, daha ağırdır
taşıyamazsınız, bırakamazsınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder